Sosyal Fobi (Sosyal Kaygı Bozukluğu)

Sosyal kaygı ve sosyal fobi nedir?

Sosyal kaygı bozukluğu ve diğer adıyla sosyal fobi, bireylerin başkaları tarafından değerlendirilme ihtimallerinin olduğu durumlarda yoğun kaygı ve utanç hissetmeleri ve bunun bir sonucu olarak da sosyal durumlardan kaçınmalarıyla karakterize bir ruhsal rahatsızlıktır. Aslında hemen herkes sosyal durumlarda özellikle de başkalarının önünde bir performans sergilemeyi gerektiren sosyal durumlarda belli bir miktar kaygı yaşayabilir. Fakat yaşadıkları kaygı onların geri çekilmelerine veya çok kötü bir performans sergilemelerine neden olmaz. Öte yandan sosyal fobisi olan bireylerin çok daha sık ve şiddetli kaygı yaşarlar ve mümkün olan her fırsatta kendilerini kaygılandıran durumlardan uzak durmaya çalışırlar.

Bir etkinliğe katılmak, başka insanların olduğu bir ortamda yemek yemek, insanların önünde bir performans sergilemek (örn. sunum yapmak, dans etmek, şarkı söylemek vs.), dikkatlerin kendisine yönelmesi (örn. sınıfta bir soru sormak, bir odaya / sınıfa) herkesten sonra girmek, otorite konumundaki insanlarla konuşmak, yeni insanlarla tanışmak veya tanımadığı insanlara bir şeyler sormak (örn. yol tarifi) zorunda kalmak gibi durumlar sosyal fobisi olan insanlarda yoğun bir kaygıya yol açar. Bu tür durumlarda kalp atışları hızlanır, sesleri titreyebilir, yüzleri kızarabilir, boğaz kuruluğu ve karın ağrısı gibi belirtiler ortaya çıkabilir ve hatta kaygı çok şiddetli olduğunda panik atak geçirebilir.

Sosyal kaygısının yüksek olması kişilerin iş / okul hayatlarındaki performanslarını etkileyebilir ve potansiyellerinin altında kalmalarına neden olabilir. Örneğin aslında çok bilgili ve dersine iyi çalışan bir öğrenci, yaşadığı kaygı nedeniyle sınıfta hiç söz almadığı için öğretmeni tarafından ilgisiz bir öğrenci olarak değerlendirilebilir. Ya da işinde iyi olan bir çalışan, yanlış yapmaktan ve daha fazla insanla muhatap olmaktan aşırı derecede korktuğu için terfi teklifini geri çevirebilir. Ayrıca sosyal kaygı, sosyal ilişkiler üzerinde de olumsuz bir etkiye yol açabilir. Başkaları tarafından sevimsiz, beceriksiz, ezik veya çirkin olarak değerlendirileceğinden yoğun şekilde korkan birisi yeni insanlarla tanışmakta ve onlarlar olan ilişkilerini derinleştirmekte zorlanabilir. Yeni ortamlara girmekte ve yeni insanlarla tanışmakta zorlandıklarından kendilerini daha yalnız hissetmeleri olasıdır. Dahası sosyal fobi depresyon ve madde kötüye kullanımı gibi başka psikiyatrik sorunların ortaya çıkma riskini de arttırır.

Sosyal Fobinin Nedenleri

Sosyal fobinin ortaya çıkmasında çok çeşitli faktörler birlikte rol oynar.

Genetik ve biyolojik faktörler: Bazı insanlar doğuştan daha utangaç ve çekingen bir mizaca sahipken, bazıları sosyal durumlarda çok daha rahattırlar. Yapılan araştırmalar genetik faktörlerin sosyal fobinin ortaya çıkmasında belli bir düzeyde etkili olabileceğini göstermektedir. İkizlerle yapılan çalışmalar; tek yumurta ikizlerinin (genetik yapıları tamamen aynı), çift yumurta ikizlerine göre (genetik benzerlikleri yaklaşık %50) sosyal fobi açısından birbirlerine daha fazla benzediklerini göstermektedir. Fakat genetik özellikler tek başına sosyal fobiyi açıklamakta yeterli değildir.

Aile ortamının etkisi: İnsanlar -özellikle çocuklar-birçok davranışı gözlemleyerek öğrenirler. Ebeveynlerinden birisi ya da her ikisi de sosyal kaygıdan muzdarip bir çocuk, sosyal durumların korkulması ve kaçınılması gereken şeyler olduğunu öğrenebilir. Ayrıca duygular çok bulaşıcıdır ve kaygılı anne-babaların bu duyguları çocuklara geçebilir ve sosyal ortamlarda daha kaygılı olmalarına yol açabilir. Ayrıca eleştirel ve baskıcı aile tutumları da çocukların kendilerini yetersiz, beceriksiz ve kaygılı hissetmelerine yol açarak sosyal fobiye zemin hazırlayabilir. Öte yandan aşırı korumacı tutumlar da çocuğun kendi başına bir şeyler başarmasını ve diğer insanlarla bir arada olmasını engelleyerek, sosyal durumlarda daha fazla zorluk yaşamalarına katkıda bulunabilir.

Kültürel faktörler: Bazı kültürlerde diğer insanların düşüncelerine aşırı önem verilir. Başkalarının yanında yanlış bir şey yapmak veya söylemek daha sert bir şekilde cezalandırılır. Bu da kişilerin hata yapmaya yönelik aşırı bir korku geliştirmelerine ve diğer insanların yanında kendilerini daha gergin hissetmelerine yol açabilir. Ayrıca böyle kültürlerde kendini ortaya koymaya yönelik davranışlar yeteri kadar teşvik edilmez ve hatta bazı durumlarda ayıplanır. Örneğin; büyüklerinin yanında konuşmasına kızılan bir çocuk veya erkeklerin olduğu ortamda konuşmasına veya bulunmasına izin verilmeyen bir kadının sosyal durumlarda daha fazla kaygı yaşaması olasıdır.

Sosyal Fobinin Yaygınlığı ve Gidişatı
Sosyal fobi en yaygın kaygı bozukluğudur ve tüm psikiyatrik sorunlar arasında da yaygınlık açısından üst sırada yer alır. Çalışmalarda farklı oranlar bildirilse de yaşam boyu yaygınlık oranı yaklaşık %10 civarındadır ve kadınlarda daha yaygındır. Başka ruhsal sorunlarla karşılaştırıldığında sosyal fobinin başlangıcı daha erkendir. Genellikle ruhsal sorunlar 20’li yaşlarda ilk kez ortaya çıkarken, sosyal fobi genellikle ergenlik öncesinde başlar. Bu nedenle birçok insan sosyal durumlarda yaşadığı zorlukları bir hastalık olarak değil, kişiliğinin bir parçası gibi görür. Dolayısıyla profesyonel bir yardım arayışına ya hiç girmez ya da çok uzun yıllar boyunca sosyal kaygısıyla mücadele ettikten sonra yardım almak için başvurur. Fakat sosyal fobi tedavi edilmediğinde uzun yıllar boyunca devam etme eğilimdedir ve kendiliğinden düzelme olasılığı diğer bazı ruhsal sorunlarla karşılaştırıldığında daha düşüktür.

Sosyal Fobinin Tedavisi
Çok erken yaşlarda başlaması, kendiliğinden düzelme göstermeme eğilimde olması ve oldukça yaygın bir sorun olmasına rağmen sosyal fobi bir kader değildir. Geliştirilen çeşitli tedavi yöntemleri birçok insanın sosyal kaygı belirtilerinin azaltılmasında yardımcı olabilmektedir. Sosyal fobinin tedavisinde öne çıkan iki yöntem bilişsel davranışçı terapi ve ilaçlardır.

Bilişsel davranışçı terapi: Genellikle 12-16 seans süren (bu süre danışana göre değişebilmektedir) ve yapılandırılmış bir şekilde ilerleyen terapi sürecinde; öncelikle danışan sosyal fobi ve terapi süreci hakkında bilgilendirilir. Daha sonra sosyal fobinin ortaya çıkmasında ve sürmesinde rolü olan düşüncelerin belirlenmesi ve değiştirilmesi üzerine çalışılır. Bir sonraki aşamada ise danışanlar birlikte hangi durumlarda kaygı yaşadığı belirlenir ve aşamalı bir şekilde korku yaratan durumların üstüne gidilir. Terapist ve danışanın işbirliği ile yürütülen bu süreç; danışan artık sosyal durumlarda şiddetli kaygı yaşamamaya başladığında ve terapi hedeflerine ulaşıldığında sonlandırılır. Yapılan bilimsel araştırmalar bilişsel davranışçı terapisinin sosyal kaygı belirtilerini azaltmakta etkili olduğunu ve bu etkinin uzun vadede kalıcı olma eğiliminde olduğunu göstermektedir. Bu nedenle sosyal fobinin tedavisinde bilişsel davranışçı terapi ilk seçenek olarak önerilmektedir.

İlaçlar: Sosyal fobinin tedavisinde bir diğer önemli seçenek ilaçlardır. Özellikle sosyal fobi belirtilerinin şiddetli olduğu ve sosyal fobiyle birlikte başka ruhsal sorunların da (örn. depresyon) görüldüğü durumlarda ilaçlar birer seçenek olarak kullanılabilir. Ayrıca ilaç ve psikoterapinin birlikte uygulanması daha etkili sonuçlar verebilir. Bu konuda bir psikiyatri uzmanına başvurabilirsiniz.

KAYNAKÇA
Acarturk, C., de Graaf, R., Van Straten, A., Ten Have, M., & Cuijpers, P. (2008). Social phobia and number of social fears, and their association with comorbidity, health-related quality of life and help seeking. Social psychiatry and psychiatric epidemiology, 43(4), 273-279.

Akkuş, K. (2021). Sosyal fobinin üstesinden gelmek: Danışanlar için bilişsel davranışçı bir el kitabı. Ankara: Nobel Akademik Yayıncılık.

American Psychiatric Association. (2013). Diagnostic and statistical manual of mental disorders (5th ed.). American Psychiatric Publishing.

Antony, M. M. ve Swinson, R. P. (2021). Utangaçlık ve sosyal kaygı çalışma kitabı: Korkunuzu aşmak için kanıtlanmış adım adım teknikler (E. Bayraktar, S. Atamsoy ve S. A. Giray, Çev.). İstanbul: Psikonet Yayınları

Asher, M., & Aderka, I. M. (2018). Gender differences in social anxiety disorder. Journal of Clinical Psychology, 74(10), 1730-1741.

Crome, E., Grove, R., Baillie, A. J., Sunderland, M., Teesson, M., & Slade, T. (2015). DSM-IV and DSM-5 social anxiety disorder in the Australian community. Australian & New Zealand Journal of Psychiatry, 49(3), 227-235.

Engelhard, I. M. (2020). Long-term outcomes of cognitive behavioral therapy for anxiety-related disorders: a systematic review and meta-analysis. JAMA psychiatry, 77(3), 265-273.

Essau, C. A., Leung, P. W., Koydemir, S., Sasagawa, S., O’Callaghan, J., & Bray, D. (2012). The impact of self-construals and perceived social norms on social anxiety in young adults: A cross-cultural comparison. International Journal of Culture and Mental Health, 5(2), 109-120.

Hope, D. A., Heimberg, R. G., & Turk, C. L. (2010). Managing social anxiety: A cognitive-behavioral therapy approach: Therapist guide. Treatments That Work.

Kessler, R. C., Berglund, P., Demler, O., Jin, R., Merikangas, K. R., & Walters, E. E. (2005). Lifetime prevalence and age-of-onset distributions of DSM-IV disorders in the national comorbidity survey replication. Archives of General Psychiatry, 62(6), 593–602.

Leichsenring, F., Salzer, S., Beutel, M. E., Herpertz, S., Hiller, W., Hoyer, J., … & Leibing, E. (2014). Long-term outcome of psychodynamic therapy and cognitive-behavioral therapy in social anxiety disorder. American Journal of Psychiatry, 171(10), 1074-1082.

Lim, M. H., Rodebaugh, T. L., Zyphur, M. J., & Gleeson, J. F. (2016). Loneliness over time: The crucial role of social anxiety. Journal of abnormal psychology, 125(5), 620.

Mayo-Wilson, E., Dias, S., Mavranezouli, I., Kew, K., Clark, D. M., Ades, A. E., & Pilling, S. (2014). Psychological and pharmacological interventions for social anxiety disorder in adults: a systematic review and network meta-analysis. The Lancet Psychiatry, 1(5), 368-376.

Pelissolo, A., Abou Kassm, S., & Delhay, L. (2019). Therapeutic strategies for social anxiety disorder: where are we now?. Expert review of neurotherapeutics, 19(12), 1179-1189.

Schreier, S. S., Heinrichs, N., Alden, L., Rapee, R. M., Hofmann, S. G., Chen, J., … & Bögels, S. (2010). Social anxiety and social norms in individualistic and collectivistic countries. Depression and anxiety, 27(12), 1128-1134.
Slee, A., Nazareth, I., Bondaronek, P., Liu, Y., Cheng, Z., & Freemantle, N. (2019). Pharmacological treatments for generalised anxiety disorder: a systematic review and network meta-analysis. The Lancet, 393(10173), 768-777.

Stein, M. B., & Stein, D. J. (2008). Social anxiety disorder. The lancet, 371(9618), 1115-1125.

Teo, A. R., Lerrigo, R., & Rogers, M. A. (2013). The role of social isolation in social anxiety disorder: A systematic review and meta-analysis. Journal of Anxiety Disorders, 27(4), 353-364.

Van Dis, E. A., Van Veen, S. C., Hagenaars, M. A., Batelaan, N. M., Bockting, C. L., Van Den Heuvel, R. M., … & 

Williams, T., McCaul, M., Schwarzer, G., Cipriani, A., Stein, D. J., & Ipser, J. (2020). Pharmacological treatments for social anxiety disorder in adults: a systematic review and network meta-analysis. Acta neuropsychiatrica, 32(4), 169-176.

Scroll to Top